Ana içeriğe atla
KEK VERİP KEKLEME BENİ
KEK
VERİP KEKLEME BENİ
İktidar nimetleri tatlı gelince kazanmak için her yolu mubah saymaya başladılar. Saadet partisine pervasızca saldırıyorlar. 16 yıldır Fetö-AKP ile beraber yürüttüğü ılımlı İslam projesinin ürünü olan bu şahıslarda; Allah korkusu olmuş olsaydı., Saadet mensuplarının kendi ceplerinden ödedikleri 5 lira ile yapılan o seçim afişlerini kesmez ve o insanlara saldırmazlardı. HDP’nin mecliste olduğu bir ülkede nedense Saadet Partisi’nin meclise girmesini istemeyen AKP’lileri anlamak mümkün değildir.
Halk olarak “siyaset ve politika “ sözcüklerinin anlamını da bilmiyoruz. Siyaset bir bilim dalıdır ve adam idare etme sanatıdır. Politika: Arapça kökenli bir kelimedir; horoz eğitimi, horoz talimi anlamına gelmektedir.
Safları keskinleştirmek ve ülkeyi bölmek için bilerek ve isteyerek düşman oluşturdular. Çünkü biliyorlar ki; düşmanı olmayan hiçbir sistem ayakta duramaz. Bir örnek verirsek, iktidar, bugünkü CHP’nin eski yöneticilerinin 60-70 sene önce yaptıklarından sorumlu tutabiliyor. Fakat 5 sene önce bizzat kendi yaptıklarından sorumlu tutmuyor. Bu adil değil. Bu adaletli değil. İslami hassasiyette olan şahıslar asla bu gibi yanlışlara düşmemesi gerekmektedir.
Politika genel anlamda; Devlet işlerini yürütmek için kullanılan yol anlamında kullanılıyor. Politika, Yunancada çok yüzlülük anlamına gelmektedir. Nitekim günümüz politikacılarına baktığımızda, çok yüzlülük kavramının hakkının verildiğini görebiliyoruz. Sonuçta, pek çok kişi politikacı olmaya isim, mevkii, mal, mülk gibi avantajlarından dolayı meyletmektedir. Çünkü yıllardır insanlar yaşadıklarını örnek aldıklarından böyle düşünmektedirler. Bu noktada sizlere manşetlerden düşmeyen en zengin politikacılar kimlermiş, şöyle bir göz atmanızı öneririm.
Sadece düşünün!
Bir seçim var önümüzde, emekli misiniz? Düşününüz! Aldığınız maaş size yetiyor mu?
İşçi misiniz? Neden hep maaşınız asgari ücret? Size verilen asgari ücret yetmekte mi? Patron neden senin maaşını düşük gösterip SSK’nı eksik öder ve devlet nedense hiç bunları yakalamaz.
Köylü iseniz, düşününüz! Ektiğiniz para ediyor mu?
Bırakın siyasetçilerin söylediklerini inanmayı, sürekli hastahanedesiniz ve bir türlü iyileşemiyorsunuz? Neden? Size verilen ilaç mı etkisiz yoksa sağlık sektörü mü yetersiz? İlaçlarınıza ne kadar katkı parası veriyorsunuz? Bu gerçekleri sorgulayınız.
Gençler! Üniversite bitiyor. İş imkânı bulabileceğinizi düşünüyor musunuz? Yanlış tercih mi yaptınız? Yoksa ülkemizde yeterince sanayi yok mu?
Ülkemin refahını kimler alıp kendi ülkelerine götürüyor? Ülkemde yapılan her bir ihale de neden bu çokuluslu şirketlere garanti veriliyor. Hiç bir ülkede garantili yap-işlet-devret modeli yokken neden benim ülkemde var? Dünya endüstri 4,0’ı konuşurken biz hala neden araba yapmaktan bahsediyoruz. Motorunu bizim yapamayacağımız arabanın kaporta aksamını yapsak ne olur ki.
Herkesi düşünmeye davet ediyorum!
Diyorum ki, dış güçler bize saldırıyorsa, Cumhurbaşkanı muhalefeti toplayıp istişare yapması gerekmiyor mu? Bunun yanı sıra her kesimden akademisyenleri kendi uzmanları ile bir araya getirip ekonomi sıkıntıyı bertaraf etmek için bir yol haritası çıkarması gerekmiyor mu? Neden yapmıyor? Bu partili Cumhurbaşkanı olduğundan olabilir mi? Yoksa bir algı oluşturmak için söylenen sözlerden sadece biri mi?
Herkesi düşünmeye davet ediyorum!
Tohum yasasıyla beraber ülkeme hibrit tohum girdi. Atalarımdan gelen tohumlar üzerinde ülke olarak neden çalışma yapmadıkta, İsrail’den gelen tohumlara muhtaç hale geldik? Hibrit yemek bizi hasta etmeyecek mi? Onun için mi şehir devletlerine %70 doluluk garantisi verildi?
Herkesi düşünmeye davet ediyorum!
Erdoğan muhtar bile olamayacakken, CHP ile iş birliği yaparak yasağını kaldırdı. O zaman CHP din düşmanı değil miydi? Yasağın kaldırılmasıyla iş birliği yapan AKP neden Saadet partisinin barajı aşmak için yaptığı ittifakı diline doladı? İttifak yasasını AKP çıkartmadı mı? CHP din düşmanı da AKP ılımlı İslam ve dinlerarası diyaloğun uygulayıcısı değil mi? CHP din düşmanı da zinayı, domuz etini serbest bırakan AKP değil mi? Azınlıkların mallarını kim iade etti ve kiliseleri kim onardı ve kimin bütçesinden çıktı o paralar?
Herkesi düşünmeye davet ediyorum!
AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, Millet Kıraathaneleri projesinden bahsetti. Okuma alışkanlığı olmayan bir milletimiz var. Zaten böyle bir alışkanlığı olmuş olsaydı, kahvehaneler kıraathaneye dönerdi. Bizim ivedi problemimiz okuma değil. Öncelikli sorunumuz ekonomi ve asgari ücretle çalışan işçilerin sayısının çokluğu, bir türlü düşmeyen çarşı pazardır. Ülkemizde hala asgari ücret altında emekli maaşı alanlar var mıdır? Lütfen bizi kekleme! Bizim iyi bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğu doğrudur. Fakat her şeyden önce adalet ve hukukun üstünlüğünün tesisine ihtiyacımız var. Bu tesis edildiğinde ekonomi ve ahlakta düzelecektir. Bizim ayrışmaya değil, uzlaşmaya ihtiyacımız var.
Yorulduk keklenmekten! Yorulduk itişmekten! Yorulduk iktidarın bize parmak sallamasından! Yorulduk ay sonunu getirememekten! Yorulduk eksik SSK’larımızı yatıranlardan! Allah aşkına yormayın bizi! Sadece huzur ve refah içinde yaşamak istiyoruz. Tek dileğimiz bu!
Yorumlar
Yorum Gönder